25 Nisan 2012 Çarşamba

Kitap okuyalım

Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmayı bütün anne babalar isterler. Bunun için önce anne babanın örnek olması gerekir. Kitap okumanın yaşı olur mu? Okula başlamadan önceki dönem boşa geçirilmemelidir. Çocuğun bir iki yaş aralığı içinde birlikte sayfaları çevrilecek kitaplarla tanışılması, giderek resimlere bakarak hikâyeler anlatılması başlangıç olarak kullanılmalıdır. Çocuğun resimlere bakarak yorumda bulunması ilk olumlu işaret olarak algılanmalı ve çocuk cesaretlendirilmelidir. Kitap okuma alışkanlığının erken başlatılması, çevresindekilerin de örnek davranışlar sergilemesi ile mümkün olacaktır. Anne babalar televizyonu azaltalım, kitap okumaya vakit ayıralım.

Sevgi yumağı


Aile ortamında verilmesi gerekli değerler çocuğa yeni doğan döneminden başlayarak aktarılmalıdır. Bu konuda erteleme yapılması düşünülemez. Diğer bir ifade ile “saldım çayıra Mevlâm kayıra” diyemeyiz.
Doğumdan sonra annenin günlük faaliyetlerine eklenen bebek bakımı, onun yaşantısını daha da yoğunlaştıracaktır. Çocuk sevgisi zorlukların aşılmasında enerji kaynağı
olacaktır. Aile yakınlarının bu aşamadaki destekleri ise önem kazanmaktadır. Bütün

Boncuk dizelim

Her şeyi ağzına götürme dönemi devam ediyorsa "boncuk dizme " tehlikeli olabilir. Ancak üç yaş dönemi sonrasında çocuğun durumu değerlendirilerek uygun büyüklükteki boncuklar kullanılabilir. Boncukları tek sıra olarak veya ikili, üçlü boncukları ipe dizerek çeşitli sıralamalar yapılabilir. Bunu yaparken el kol koordinasyonunu güçlendirici, renkleri ve sayıları öğrenmeyi hedefleyen küçük hikâyeler kullanılabilir.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Kaydırağın üzerindeki minik böcek

Çocukların ayrıntılardaki başarısı ile bizleri şaşırtabilir. Parktaki oyun sırasında torunumun kaydıraktan aşağı indiğini, tekrar kaymak için merdivenlere giderken aniden durduğunu ve bir şeyleri incelediğini fark ettim. Biraz uzakta kaldığım için, neyi incelediğini göremedim ve ilgilenmedim. Biraz sonra seslenerek beni yanına çağırdığında, şeffaf kanatları olan çok küçük bir kanatlının kaydırak kenarındaki hareketlerini izlemeye başladık. Böceğin ne yaptığı, evinin nerede olduğu, annesinin nerede olduğu anlamında bir dizi
soruya cevap olarak basit bir biyoloji dersine başladık. Küçücük bir böcekle başlayan biyoloji dersimizin, aramızdaki iletişimi biraz daha geliştirdiğini hissetmek karşılıklı mutluluğumuzu artırırken, böcekler dünyasında ilerleme sağladık.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Sabahın erkeninde “yap-boz”

Sabah kalkınca akşam torunumla birlikte dağıttığımız odaya baktım. Yorgunluktan üşenmişim. Dağınık bırakmışım. Ortalığı toplarken yap-bozlara baktım. Her defasında büyük keyif alarak parçaları söküyor. İki buçuk yaş için biraz erken sayılabilecek yap-boz parçalarını yerleştirirken çocuğun dikkati dağıldığından yarım bırakıyoruz. Bazen benim yapmamı istiyor, bu sefer de beni beklemekten sıkılıyor. Başlangıçta “dur dede, ben yaparım”, aradan biraz zaman geçince “dede sen de yap”, arkasından “dede yap” komutlarına uyumlu hareketler gösteriyorum. Son aşamada zaman kaybetmiş isem, yap boz parçalarını yerleştiremeden dikkatimiz başka tarafa kayabiliyor.
Çocukla beraberken yap boz yapmaktan pek şikâyetçi olduğumu söyleyemem. Ancak bir sonraki oyunumuz için hazırlık olması açısından parçaları yerlerine takıp yerine kaldırmam gerekiyor. Bu

13 Nisan 2012 Cuma

Anlatmak & göstermek

Çocuğa bir şeyi anlatmak yerine göstererek öğretmeyi deneyin. Çocuk ne görüyorsa onu taklit edecektir. Kazandırılması istenilen davranışlar, yakın çevresi tarafından sergilenecek örnek hareketlerin taklit edilmesi ile öğrenilecektir. Yetişkinlerin yapmadığı davranışlar çocuktan istendiğinde veya tersi anlamda, yetişkinlerin yaptıklarının yapılmaması istendiğinde çocuğun dünyasındaki karışıklığı anlamaya çalışmalıyız. Biz çekmeceleri açıyoruz içinden bir şeyler alıyoruz, çocuk aynı şeyi taklit etmeye kalkınca “cıss” diyoruz.
Çocuğun algı dünyasını düşünelim. Biz çatal kaşık elimizde yemeğe oturuyoruz, çocuk masaya oturmaya kalkışınca çatal kaşık kullanmasını engellemeye çalışıyoruz. Çözüm; kontrollü ve birlikte hareket etmek. Çocuk masaya oturacak,

10 Nisan 2012 Salı

Öğürme refleksi

Çocuğun emzik kullanması arzu ediliyorsa; emziği zorlamayla çocuğun ağzına tıkmaya çalışmaktan kaçınılmalıdır. Emzik çocuğun üst damağına doğru tutulmalı ve emme refleksinin harekete geçirilmelidir. İlk kullanımdaki güçlük giderek azalacak, zamanla çocuk emzik kullanımına alışacaktır. Emzik çocuğa verilirken dil üzerine baskı yapıldığında öğürme refleksi ile çocuk emziği itmeye çalışacak, bazen de midesindekileri çıkaracaktır. Bu konuda da sabır gösterilmeli ve çocuğun kabullenmesi oranında emzik alışkanlığı zamana yayılarak sağlanmalıdır.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Dur sen yapma, ben yaparım

Bugünün çocukları yarının büyükleri.
Anne babaların ve aile yakınlarının çocuklarını koruma şemsiyesi altında tutmak istemeleri çok doğal. Ancak ölçüyü de kaçırmamalıyız. Yaş ve gelişim dikkate alınarak çocukların her konuda hayata hazırlanması gerekir. Çocuk çoğunlukla büyüklerini taklit ederek öğrenir. Anne baba sofra hazırladığında o da masaya bir şeyler taşımak ister. “Dur sen

3 Nisan 2012 Salı

Çocuk yetiştirme sanatı

Çocuğa saygı insana saygı sözü kulağa hoş geliyor. Bazen tersi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Çocuk annesinin elini tutmuş dışarıda dolaşıyorlar. Çocuk gördüğü bir şeyin alınmasını istiyor. Anne veya babanın tepkisi doğrudan çocuğu azarlayıcı tavır içinde “hayır” oluyor. Bazen cevap daha da sert – şiddet içerikli -  olabiliyor. Çocuk ağlayarak direnç göstermeye çalışıyor. Hikâyenin devamında daha da olumsuz sahneler yaşanabiliyor.
Bunun yerine çocuk ruhuna hitap eden, daha uygun çözümler bulunamaz mı.?
Elbette çözüm var. Çocuk yetiştirmeyi bir sanat olarak kabul edecek olursak, yetişkinler her fırsatta sanat konuşturmalı. Yetişkin olarak anne babanın çocuğuna sevgi ile yaklaşması ne kadar önemli. Kolaycılığa kaçarak çocuğu bastırmaya çalışmak, yüksek sesle duruma hâkim olmak, sorunu çözer mi?
Çocuk adı üstüne çocuk değil mi?
Onu kızdırmadan, huzursuz etmeden, seçme hakkı sağlayan ancak bizim için de uygun olan çözümleri