-... ..
birçok ann baba, kendilerinin yersiz ve gereksiz korkularını, endişelerini de
çocuklarına yansıtıp onlarda benzer korku ve endişelerin doğmasına neden
olurlar. Örneğin, hastalıktan, mikroptan, pislikten korkan, bu nedenle
sağlığına aşırı ölçüde özen gösteren , durmadan evini silip süpüren, sık sık
ellerini sabunlayan, hatta deterjanlarla yıkayan bir anne, aynı korkuları
çocuklarına da yansıtır ve benimsetir. Ayrıca çocuğa korku veren nesnelerden , durumlardan uzak tutmak için anne babanını sık sık yaptığı telkinler , öneriler, uyarmalar, suçlamalar, hatta cezalandırmalar da çocukta gereksiz suçluluk duygusu yaratabilir. Bütün bu nedenlerin etkisi altında çocuk, tehlike ve tehditle dolu bir dünya içinde yaşadığı düşüncesine kapılır. Bu dünya içinde kendisini güçsüz, yetersiz görüp, gereksiz yere aşırı biçimde kaygılanır. Kendisine kaygı veren her şeyin hemen o anda, orada karşısına çıkacağını düşünüp sürekli endişelenir. Bu nedenle zaman zaman paniğe kapılır.
çocuklarına da yansıtır ve benimsetir. Ayrıca çocuğa korku veren nesnelerden , durumlardan uzak tutmak için anne babanını sık sık yaptığı telkinler , öneriler, uyarmalar, suçlamalar, hatta cezalandırmalar da çocukta gereksiz suçluluk duygusu yaratabilir. Bütün bu nedenlerin etkisi altında çocuk, tehlike ve tehditle dolu bir dünya içinde yaşadığı düşüncesine kapılır. Bu dünya içinde kendisini güçsüz, yetersiz görüp, gereksiz yere aşırı biçimde kaygılanır. Kendisine kaygı veren her şeyin hemen o anda, orada karşısına çıkacağını düşünüp sürekli endişelenir. Bu nedenle zaman zaman paniğe kapılır.
-Görülüyor
ki, bütün toplumlarda çocuk yetiştirme biçimi, belirli sınırlar içinde ,
korkuya dayanmaktadır. Çocuğun eğitimi ve çevresini tanıyıp öğrenmesi açısından
da, bu korku ve onun yarattığı kaygı ve endişe gereklidir. Böylece dıştan gelen
tehlikelere karşı bireyin kendisini koruması için gerekli davranışlar gelişebilir.
Ancak gereksiz ve aşırı korku yaratan bir çevrede gelişen çocukta kaygı ve
endişe daha yaygın ve şiddetlidir. Çocuk her an ve her yerde benliğine yönelmiş
bir tehdit ve tehlikenin aşırı korku, kaygı hatta paniğini yaşamaktadır. Bu ya
çevreden uzaklaşmaya, içe çekilip kapanmaya neden olur ya da benliği korumak ve
savunmak amacıyla çevreye karşı saldırgan davranışlar geliştirmesine yol açar.
Böylece çocukluk yaşantısının izleri ileri yaşlarda da sürer. Kişi kendisini
her an tehdit ve tehlikede sanıp korku ve kaygıya kapılır. Benliğini korumak,
savunmak amacıyla kolayca türlü saldırgan davranışta bulunabilir. ... ..
*Kaygıdan Mutluluğa Kişilik – Prof. Dr. Özcan Köknel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder