18 Ağustos 2012 Cumartesi

Büyüklerin de çocuklara saygı duyması gerekmez mi?

Deniz kıyısında yüzenleri seyrediyorum. Çocuklar mutlu. Aileler serinliyor. Güneşlenenler kıyıda. Yüzme bilen çocukların sesleri sahile neşe katıyor. Suya yeni girmekte olan çocukların serinleme-ürperti sesleri, suyla oynamakta olan diğer çocukların
gülüşmeleri arasında kayboluyor.
Bu arada gittikçe yükselen çocuk çığlıkları dikkatimi çekiyor. Baba olduğu anlaşılan orta yaşlı adam, dalgalarla birlikte ileri geri koşuşturmakta olan çocuklarını sırasıyla kollarından tutarak derine çekiyor. Üç-altı yaş aralığında görünen çocukların çığlıklarına aldırış etmeyen baba çocukları başları dâhil suya bastırıyor. Başını sudan çıkarabilenler kol ve bacakları ile babalarına sarılıyor. Babalarından kurtulabilenler kıyıdaki annelerinin yanına kaçıyorlar. Bu manzara ilk çocuktan sonra diğer küçüklerle de tekrarlanıyor. Kumlar üzerinde bekleyen anne, sakin bir görüntü vererek babalarının elinden kurtulan çocukları kucağına alarak sakinleştirmeye çalışıyor. Sıra diğer çocuğa geldiğinde, baba tarafından yakalanan çocuğun feryatları ile ortalık yeniden karışıyor.

Babanın neşeli yüz ifadesi insanı ürkütüyor. Çocukların korku içinde çırpınmaları babalarına haz vermekte. Bulunduğum yerde gerildiğimi hissediyorum. İçimden babayı engellemek geçiyor. Üç çocuk için de aynı manzara tekrarlandıktan sonra bulunduğum yerde gevşemeye çalışıyorum.
Bu devirde bu olur mu? Denize geldiklerine pişman olan çocukların duygularını anlamak bir yana, sudan nefret eden çocuklar yetiştirmenin canlı örneğini yaşıyorum. Deniz, çocuklar için çekici bir kavram. Olayı yaşayan bu üç kardeş en azından babalarını ve denizi yan yana gördüklerinde benzer korkuyu tekrar yaşayacaklar. Belki de denizden nefret edecekler. Çocuğu denize alıştırmak veya yüzme öğretmek başka şey olmalı. Çocuklar çoğunlukla deniz kıyısında oynamayı seviyorlar. Doğal olan bu durumu bozmak yerine, çocuğun suyla buluşmasını kendi haline bırakmak, onun kabul ettiği ölçüde suya girmeyi cesaretlendirmek gerekemez mi? Saatlerce, hatta günlerce suya girmeden kıyıda oynaması saygıyla karşılanmalıdır. Zamanı geldiğinde, çocuğun uygun bulduğu ölçüde suya girmesini sabırla beklemeliyiz. Kendi seçeceği zamanda suya girmeyi isteyen çocuk denize daha çabuk alışacak, yüzmeyi daha hızlı öğrenecektir. Bütün bunlar olurken önce aile büyükleri telaşlanmamayı, çocuğun panik yapmadan suda kalmasını kolaylaştırıcı rol oynamayı becerebilmeleri gerekmektedir.
Deniz ve yüzmek konusundaki bu örnek çocuk yaşamının diğer alanlarında da ölçü olarak kabul edilmelidir. Çocuğun duygularını anlamaya çalışmak, kişiliğine saygı göstermek onun geleceğe sağlam adımlarla ilerlemesini kolaylaştıracaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder