18 Ağustos 2012 Cumartesi

Dokunmatik

Çocuk henüz anne karnındayken titreşimleri algılayarak anne ile teması sağlar. Annenin psikolojisinin bu dönemde bebeği etkilediği biliniyor. Yeni doğan döneminde anne-bebek ilişkisi göz ve ten teması ile devam eder. Annenin mutluluğu ve üzüntüsü bir ayna gibi bebeğin yüzünde de izlenebilir. Annenin emzirmesi, beslenme sırasındaki dokunuşları, gülümseyerek bebeğine bakması, şefkat dolu seslenmesi bebeğin gelişiminde mucize etkisi gösterir.
İlerleyen dönemde çocuğun yakın çevresi ile iletişimi giderek çevreye yayılacaktır. Aile yakınları başta olmak üzere çevrenin çocuğa vereceği olumlu tepkiler gelişim sürecini hızlandıracaktır. Bebekle ilgilenen aile yakınlarının gerek bebekle gerekse kendi aralarındaki ilişkileri çocuğun kopyalama-taklit yeteneği sayesinde yakından izlenecektir. Altıncı aya gelindiğinde gözle takip ve sesle tepki verme seviyesi giderek daha bilinçli yapılıyor olacaktır. Bir yaşına gelindiğinde bir-iki kelimelik cümleler giderek daha düzgün söz dizileri haline gelecektir. İlk emekleme ve yürüme denemeleri yine bu dönemde tamamlanabilecektir. İki yaş dönemine gelindiğinde cümle kurma, muhakeme yapma, olayları anlamlandırma kabiliyetleri giderek gelişecektir.
Bütün bu gelişim süreçlerinin yaşanmasında çocuğun kendi gelişimi kadar anne-baba başta olmak üzere aile yakınlarının tutumları etkili olacaktır. Bebek-çocuk uyanık bulunduğu zamanlarda kesintisiz ilgi bekleyecektir. Ona gösterilecek ilginin nitelikli olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile çocukla birlikte olanların ilgileniyormuş gibi yapmaları çocuğun dikkatinden kaçamayacaktır. Çocukla ilgilenirken doğrudan göz teması sürdürülmeli, fiziksel temas kurulmalı ve mümkün olabildiğince onun göz hizasına eğilerek-oturarak doğrudan ona hitap edilerek konuşulmalıdır.
Her çocuğun gelişiminin ve her yaş döneminin kendine özel çözümleri olacağını bilmemiz gerekir. Çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasında kişiye özel formüller üretmek durumundayız. Konu uzmanlarının önerdiği şablon çözümlerin kendi çocuğumuza uygulanmasında sanatkâr inceliği ile uygulanacak yaklaşımlar bizim başarımız olacaktır.
Yaşanmakta olan örnek vermek gerekirse; üç yaşına yaklaştığımız torunumla bulunduğumuz ortamda başkaları var ve o sırada çocuğun temasta olduğu aile yakını (anne, baba, babaanne, dede vb.) onunla fiziki teması kesmiş, başkaları ile konuşuyorsa çocuğun başlangıç tepkisi ilgi çekmek olmaktadır. “Dedeeee” diyerek seslenmesi; başkalarına bakma bana bak, başkasıyla değil benimle konuş anlamına gelmektedir. Çocuk ilgiyi kendi üzerine çekmede yetersiz kaldığını düşündüğünde elimden çekerek baş başa kalabileceğimiz diğer odalardan birine gitmek ister. Baş başa kaldığımızda alışık olduğumuz oyunları sırasıyla oynamaya başlarız.
Torunumun çizdiği yuvarlaklar içine kaş, göz, burun ve ağız ilâve ederek gülen veya somurtan yüzler yapmak en keyif verici oyunlarımız arasındadır. Resimlerin içini birlikte boyarken; “dur dede ben yapayım”, “yeşili al, sen de burasını boya” anlamındaki konuşmalarımız sırasında fiziksel dokunuşlarımız tabloyu tamamlamaya devam ediyor. Resim yapmak, boncukları ipe dizmek, mandalları tren vagonları haline getirmek, Lego parçaları ile kuleler yapmak, daha sonra kuleleri büyük bir keyif ile yıkmak şeklindeki oyunlarımız kesintisiz göz teması ve karşılıklı fiziki temas ile tamamlanmaktadır. Arada bir göz teması kesilecek olsa çocuk bunu hemen fark etmekte ve tepki vermektedir.
Parka gittiğimizde başka çocuklarla oyunu sürdürürken arada bir dedesiyle göz teması kurması, kendini güven içinde hissetmesi anlamına gelmektedir.
Çocuğun gelişimini dikkate alınarak tek başına oyun oynama veya parklarda arkadaş edinme fırsatları kendisine sunulmalıdır.
Bütün bu süreçlerde çocuğa dokunmak, onu kucağınıza almak, göz göze konuşmak, sevdiğinizi söylemek sağlıklı beslenme kadar önem taşımaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder