5 Mart 2013 Salı

Okullu olduk-Çocuk Evi

Üç yaşına yaklaştığımız günlerde değişen ayrıntılar dikkatimi çekmeye başlamıştı. Minicik olmasına karşılık isteklerini kolayca yaptırabilmenin sınırlarını zorladığını düşünmeye başlamıştım. Yemek zamanı giderek daha seçici olmamız, abur cuburla öğün geçirme çabalarımız belirgin hale gelmişti. Her fırsatta çoraplarımızı çıkartmak istememiz, kıyafet değiştirmemiz gerektiğinde veya evden
 çıkmamız gerektiğinde gösterdiğimiz direnç bazen tahammül sınırlarını zorluyordu.
Çocuk eğitiminde kızmak yok, bağırmak yok, ikna etmeye çalışmak yok. Ceza ve mükâfat karşılığında bir şeyler yaptırmak yok. Zor kullanmayacağız.
İnsanın aklına bazen neler geliyor. Kitaplar yazan, radyo-televizyon programları yapan pedagoglar; acaba kendi çocuklarını dedikleri gibi yetiştirebiliyorlar mı?
Üç yılı aşan bir süredir torunumla birlikte içli-dışlı olmanın verdiği keyfin tadını çıkarmak ve dede olmanın keyfini sürdürmek dünya nimetlerinin en büyüklerinden olmalı. Bunun yanında nitelikli insan yetiştirme sorumluluğunu da düşünmemiz gerekiyor. Üç yaşını geçeli iki ay oldu. Yavaş yavaş hayatın kurallarının da devreye girmesi gerekir diye düşünmeye başlamıştım. Özellikle sebze yemeklerinin yenmesi, annemizin iş dönüşü saati geldiğinde dedenin evinden kendi evimize dönülmesi için kıyafetlerimizin değiştirilmesi ve benzeri konularda daha kolay ikna olmamız gerekemez miydi?
Okul öncesi eğitim belki bir çare olabilirdi. Çevremizdeki dört ayrı “çocuk yuvası”nı torunumla birlikte ziyaret ettikten sonra bir tanesinde karar verdik. Milli Eğitim Bakanlığı kontrolünde çalışanlar, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü kontrolünde olanlar yanında kaçak çalışan çocuk yuvaları ve “sıbyan mektepleri” olduğunu öğrendim. Her defasında torunum da benimle birlikte geldi. Ben ortamı inceleyip yöneticilerle görüşürken, o da oyun odasını ve diğer yerleri dolaşıyor, diğer çocukların yanında vakit geçiriyordu.
Sonuçta kendi evlerinin yakınındaki Burak Çocuk Evi’ni denemeye karar verdik. İlk üç gün deneme günümüz olacak ve sabahtan öğleye kadar kalacaktık. İlk günümüzde, torunum öğretmenlerden biri ile oynarken ben yan odada yönetici ile sohbet ediyorum, torunum arada bir beni kontrol etmeye geliyor. İlk gün olduğu için onun güvenini sarsmaktan kaçınıyorum. Her kontrolde beni yerimde bulunca yüz ifadesindeki gülümsemeden rahatladığını anlayabiliyordum. Beni yerimde buldukça kontrol aralıkları uzadı. Sabah kahvaltısı çocuk evinde yapılacağından evde kahvaltı etmeden gelmiştik. Oyun odasındaki oyuncaklar cazip gelmişti. Öğretmenin diğer çocukların yanına götürme çabaları sonuç vermemişti. Aynı kendi evimizde olduğu gibi baş başa oynamayı tercih etmişti. Neyse ki illâ dedemle oynayacağım dememiş, öğretmenle oynamaya razı olmuştu.
Arabadan kitap alacağım bahanesi ile kısa süreliğine ayrıldığımda kendi kendime muhasebe yapma fırsatı buldum. Çocuğu tanımadığı bir ortama bırakmak için biraz aceleci mi davranmıştık. Henüz üç yaşındaydı. Zaten her sabah annesinin arkasından sorduğu sorular içimizi acıtıyorken bir de alıştığı dedesinden ve aile bireylerinden ayrı kalacaktı. Mantığımla duygularım arasında kaldığımı ve hüzünlendiğimi hissettim. İyi bir gelecek inşa etmek için okul öncesi eğitimin gerekli olduğunu da düşünüyordum. Arkadaşlık kurmayı, kurallar öğrenmeyi, sebze yemeyi ve bir çok şeyi öğrenmesi gerekiyordu. Bizim veremediğimiz şeyleri çocuk yuvasında öğrenmesini bekliyorduk.
 Eve dönerken sorularıma cevap veriyordu. Kısa süreli ayrıldığımda beni tekrar kontrol için geldiğinde bulamayınca ağladığını anlatınca yine üzüldüm. Çocuk saflığı ile güzel güzel anlatıyordu.
Çocuk yuvasındaki ilk gün iki saat kaldık. Kahvaltı etmeyi kabul etmemiş, sadece bir bardak çay içmişti. Dedesini tekrar gördüğünde mutlu olmuştu. Ancak o iki saat içinde yaptıklarını anlatırken okulu sevdiğini belli ediyordu. “Yarın tekrar gelelim mi?” sorularına olumlu cevap vermesine sevinmiştik.
İkinci gün evimizde kahvaltı ederek çocuk yuvasına gittik. “Dedenin dışarıda kısa bir işi var, hemen gelecek” sözleri ile ikna olmayınca önce yönetim odasında, sonra kapı ağzında oturarak çocuğun kontrolü altında kaldım. Fırsat bulduğumda dışarı çıktım. Bu sefer üç saat kadar çocuk evinde vakit geçirdik. Yine mutluydu. İlk günden farklı olarak nerede olduğumu fazla sorgulamadı.
Bugün üçüncü gün. Çocuk yuvasına tekrar gideceğiz. Üç günlük deneme süremizi kullanmış olacağız. Devam edip etmeyeceğimize anne-babası ile birlikte karar vereceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder