Üç gün önceden internetten biletleri satın alıp “tiyatroya gideceğiz” dediğimde sevinmişti. Gidiyoruz bölümü onu mutlu etmişti. Tiyatro sözcüğünü ise, ancak bugün tiyatroya gidince anladığını düşünüyorum. İlk kez bir tiyatro binasına giriyorduk. Önce gişeden biletlerimizi aldık. Oyunla ilgili küçük broşürleri inceleyerek içeri girdik. Bizim gibi başka çocuklar anneler, öğretmenler ve küçük öğrenciler de salonda yerlerini bulmaya çalışıyorlardı. Oyun 3+yaş grubu için olduğundan; ortalık çocuk doluydun. Neşeli çocuk cıvıltıları torunumu da çok mutlu etmişti. Arada bir etrafına bakıyor, tiyatro sıralarını inceliyor, aklına geldikçe ”neden başlamadığını” soruyordu.
hazırlanmış platformdan yükselen müzik sesi ve kuklaların hareketleri, şarkı sözleri çocukları harekete geçirdi. Kuklaların sorularına hep birlikte cevap veren çocuklara torunum da katılıyordu. Bazen yüksek sesle sayılar sayılıyor, bazen “evetli-hayırlı” cevaplar veriliyordu. Kuklalar duruma hakim görünüyordu. Seyirciler de bulundukları yerden oyunun parçası olmuşlardı. Muhteşem Kurdun şarkılarına eşlik ederken; “kaçın kaçın saklanın, yakalarsam ham yaparım” sözlerini çocuklar çabucak öğrenmişlerdi. Üç kardeş, kurbağa ve muhteşem kurt çocukların ilgisini çekmişti. Çocukların tepkileriyle uyumlu cevaplar veren kuklaları başarılı bulduğumu söylemeliyim. Oyun tamamladığında salon aydınlandı. Kuklaları sahnenin alt bölümünde hareket ettiren ve seslendiren abla ve abi ellerindeki kuklalarla yukarı çıkarak seyircileri selamladılar. Oyunun bittiğini anlamıştık. Yine de oturarak beklemeye, salonu boşaltmaya başlayan diğer çocukları izlemeye devam ettik. Neden sonra “dışarı çıkalım mı” teklifim üzerine yayıldığı koltuktan aşağıya doğru sarktı. Önce ayağa kalktı, sonra elimi tutmaya razı odu. Eve döndüğümüzde, gördüklerini biri birine karıştırarak babaannemize anlatması günün en keyifli bölümünü oluşturmuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder