7 Nisan 2012 Cumartesi

Dur sen yapma, ben yaparım

Bugünün çocukları yarının büyükleri.
Anne babaların ve aile yakınlarının çocuklarını koruma şemsiyesi altında tutmak istemeleri çok doğal. Ancak ölçüyü de kaçırmamalıyız. Yaş ve gelişim dikkate alınarak çocukların her konuda hayata hazırlanması gerekir. Çocuk çoğunlukla büyüklerini taklit ederek öğrenir. Anne baba sofra hazırladığında o da masaya bir şeyler taşımak ister. “Dur sen
yapma kırarsın”  yerine uygun büyüklükteki malzeme eline verilmeli, gerekiyorsa birlikte taşınmalı.
Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Diyelim ki çocuğa iş yaptırmadık. Yaşı ilerlediği halde suyunu eline vermeye devam ettik. Ayakkabısını biz bağladık. Saçını biz taradık. Kravatını biz hazırladık, yakasını biz ilikledik. Yatağını biz açtık, biz topladık. Yaşı ilerledi, çocuk hâlâ her şeyi hazır bekliyor. Biz alıştırdık. Daha da ilerleyen dönemde marketten şunu al dediğimizde yanlış yaptığımızı, yanlışı düzeltmekte geç kaldığımızı anlamaya başladık.

Genlerle taşınan özellikler dışında yapabileceklerimiz anne karnındayken başlıyor. Hamilelik döneminde tartışan anne babanın bebeği her halde çok huzurlu olmayacaktır. Aynı dönemde, hatta önceki dönemden başlayan beslenme alışkanlıklarımız, sigara ve alkol kullanımı, yaşam tarzımız çocukların geleceğini etkileyen unsurlar arasında olacaktır. Düzenli hayat, yumuşak başlılık, tatlı dil doğum öncesi ve sonrasında yaşamı etkileyecektir.
Üstesinden gelemeyeceğimiz sorunlar karşısında profesyonel yardım almaktan çekinmemeliyiz. Diş doktoruna gitmekte geç kaldığımızda başımıza neler geliyor, bir düşünelim. Çocuk yetiştirirken de aynı şekilde davranmalıyız.
Çocuk yetiştirmenin bir sanat olarak kabul etmeliyiz. Üç yaşına kadar verebileceklerimiz, sonraki dört yaş ve yedi yaşına kadar verebileceklerimiz hep farklı olacaktır. Bir dönemde verebileceklerimizi atladığımızda geriye dönük düzeltici tedbir almak çok güç olacaktır. Bu nedenle çocuklarımızı korumak ve hayata hazırlamak arasındaki dengeyi kurmak önce ebeveynlerin sorumluluğundadır. İlkokula başladıktan sonra; “bu çocuk hiç ders çalışmıyor .. ..” anlamında şikâyetçi olmadan önce yetişkin olarak üzerimize düşenleri yapmakla sorumluyuz. İlk yıllarında çocuk için hayat çoğunlukla oyun olarak algılanır. Masa mı hazırlanacak birlikte tabakları taşıyarak, yataklar mı toplanacak nevresimi birlikte tutarak oynayacağız.
Bütün bunların dozunu anne baba ve aile yakınları ayarlayacak. Çocuğu bıktırmadan, sıkmadan. sanatçı duyarlılığı göstererek. Sonuçta eser ortaya çıkaracağız.
Hedef sağlıklı nesiller yetiştirmek. Her yaş çocuğunun yapabilecekleri var. Onun gelişimi ile uyumlu işleri ilk yıllardan itibaren istemeli, becerileri desteklenmeli, onay cümleleri kullanılarak teşvik edilmelidir. Onu sevdiğinizi ve onu önemsediğinizi çocuğumuza hissettirmeliyiz. Çocuk küçük sorumluluklar karşısında başarılı oldukça kendisinden beklenti çıtamız da uygun seviye seçilerek yükseltilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder