Çocuğa saygı insana saygı sözü kulağa hoş geliyor. Bazen tersi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Çocuk annesinin elini tutmuş dışarıda dolaşıyorlar. Çocuk gördüğü bir şeyin alınmasını istiyor. Anne veya babanın tepkisi doğrudan çocuğu azarlayıcı tavır içinde “hayır” oluyor. Bazen cevap daha da sert – şiddet içerikli - olabiliyor. Çocuk ağlayarak direnç göstermeye çalışıyor. Hikâyenin devamında daha da olumsuz sahneler yaşanabiliyor.
Bunun yerine çocuk ruhuna hitap eden, daha uygun çözümler bulunamaz mı.?
Elbette çözüm var. Çocuk yetiştirmeyi bir sanat olarak kabul edecek olursak, yetişkinler her fırsatta sanat konuşturmalı. Yetişkin olarak anne babanın çocuğuna sevgi ile yaklaşması ne kadar önemli. Kolaycılığa kaçarak çocuğu bastırmaya çalışmak, yüksek sesle duruma hâkim olmak, sorunu çözer mi?
Çocuk adı üstüne çocuk değil mi?
Onu kızdırmadan, huzursuz etmeden, seçme hakkı sağlayan ancak bizim için de uygun olan çözümleri
bulamaz mıyız?
bulamaz mıyız?
Çocuğa bağırmaya başladığımızda kendimize şunu telkin etmeliyiz; “çocuk karşısında yeterli olamadım, aklımla bizi memnun edecek çözüm üretemedim, çaresizliğimi bağırarak ifade ediyorum”.
Bazen “ .. ben senin artık annen veya baban değilim” ya da “ beni çok üzdün annemin evine kaçacağım, sen de annesiz kalacaksın” anlamındaki tehdit içeren sözler çocuğu çaresizlik denizine atacak, kendini güvende hissetmeyen bir ruh halinde bırakacaktır.
Her davranışımızdan önce; birkaç adım sonrasını düşünmeye çalışmalıyız. Yaptığımız işe yarayacak mı? Bizden önce anne baba tecrübelerini kullandık mı? Oksa tecrübeleri bir kez de biz mi yaşamaktayız?
Her şeye hayır veya her şeye evet cevabı veren anne baba rolü yerine, karşı tarafı ikna edici, içinde evetlere ve hayırlara yer veren anne baba rolü hem çocuğu huzurlu kılacak, hem de çocuklarını geleceğe hazırlayan anne babalar çocuğun mutluluğunu paylaşmanın keyfini çıkaracaklardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder