27 Mayıs 2012 Pazar

Tuvalet alışkanlığı kazanıyoruz.

Babaannemiz her öğlen okul dönüşü torunumuzu anneanneden alıp evimize getiriyor. Çocuk yarım gün kendi evlerinde, günün kalan
bölümünde ise bizde kalıyor. Değişikliğin ona iyi geldiğini gözlemliyoruz. Geçtiğimiz günlerde onu karşıladığımda henüz eve girmeden “dede parka gidelim “ tekfini kabul ettim. Çoğunlukla böyle yapıyoruz.
Evden çıkmadan önce “tuvalete gidelim”  teklifimize ısrarla “yok” cevabını verince dışarı çıktık. Yalnız veya arkadaşlarıyla birlikte oynarken gölgelik bir bankta oturarak göz ucuyla onu izliyorum. Bir ara mahcup bir yüz ifadesi ve ses tonuyla “dedeee” dediğini duyunca bir sorun olduğunu anlayarak yanına gittim. Ayakkabılarımız, çoraplarımız ve pantolonumuz ıslanmıştı. Nadir karşılaştığımız bir durumdu.
“Dedecim merak etme hemen eve gidip üstümüzü değişiriz” diyerek önce sakinleştirmeye ve kendine olan güvenini tekrar kazanmasını sağlamaya çalıştım. Benim de üstüm kirlenmesin düşüncesiyle arabasına oturtmak istediğimde, ayaklarını yukarı doğru çekti. Kucağımda kalmak istediğini belli edince kollarımla ben de onu sarıldım. Kucağımda çocuk ve elimde çocuk arabası evin yolunu tuttuk. Eve geldiğimizde babaannemiz de durumu anlayarak sevecen tavırlarla çocuğu banyoya aldı. Bir taraftan “tuvaletimiz geldiğinde bize söyle” nasihatlerini de sıraladı. Hazır banyo fırsatı çıktığı için bunu değerlendirip önce yıkandık. Sonra karnımız doyuruldu ve derin bir öğlen uykusuna daldık.
Kendimize bir kez daha ders çıkarmıştık. Uyku öncesi ve sonrasında veya dışarı çıkmadan önce “tuvaletimiz var mı “ sorusu yerine, sonu tuvalette biten bir oyun başlatarak ihtiyaçlarımız giderilecekti. Şimdi bunu başarabiliyoruz. Çoğu zaman tuvalete oyuncaklarımızla gidiyoruz.
Kendi çocuklarımızı yetiştirirken yaptıklarımızdan farklı olarak, şimdi kitaplardan öğrendiklerimizi uygulamaya çalışıyoruz. Çocuk gelişimi konusunda önceleri bu kadar bilgi yoktu.
İlk tuvalet eğitimimiz iki yaşından sonraki günlerde başlamış ve annesinin de gayretleri ile çok zorluk çekmeden ilerleme sağlamıştık. Konu sabırlı olmayı gerektiriyor. Arada halı veya koltuk silinmesini gerektiren sorunlarla da karşılaştık. Doğrudan zemin silmek zorunda kaldığımızda ise kendimizi şanslı gördük.
Bir akşam annesinin iş dönüş saatinde torunumu evlerine götürmüştüm. Ben ayrıldıktan sonra annesi ile o günü konuşurken; “anne ben altıma yaptım, babaannem bana kızdı, sana kızdım dedi” şeklinde olayları anlatmış, annesinin “deden ne yaptı” sorunsa ise “dedem yerleri sildi” cevabı verilmiş. Ne diyelim. Çocuktan al haberi.
Sanatçı duyarlılığı ile sabır ve emek isteyen bir iş. Çocuk açısından da önemli bir geçiş süreci yaşanıyor. Daha önce inisiyatif kullanmayan çocuk ilk defa kendi kontrolünde bir işi başarıyor. Konumuz sadece fiziksel bir olay değil. Aynı zamanda çocuk psikolojisi rol oynuyor. Çocuk bir şeyleri kontrol etmeyi öğreniyor. Beraberinde karakteri şekilleniyor. Bu aşamada büyüklerin rolü çok önemli. Çocuğa baskı yapmak yerine ölçülü davranmayı başarabilmemiz gerekiyor. Çocuk henüz tuvalet eğitimine hazır değilse ve baskı görüyorsa gelecekteki tepkilerinin temeli atılıyor.
Nasıl ki emekleme aşamasındaki çocuğa yürümeyi ve koşmayı hemen öğretemez isek, yeterli olgunluğa erişmemiş çocuğa da tuvalet eğitimi veremeyiz.
İki yaşını geçmeye başladığında bu konuda hazır olup olmadığını anlamak büyüklerin sorumluluğunda. Bazen 4-5 yaşlarına kadar süreç uzayabilir. Sabırlı olmalıyız. Çocuk altının kirli olmasından rahatsızlık duymaya başladığında, durumu değerlendirerek zamanlamayı biz seçebiliriz. Her çocuğun zamanlaması ve büyüklerinin davranış şekli kendine özel olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder