3 Kasım 2012 Cumartesi

Avuçtaki kuş

Anne ile bebek arasında, hamilelik döneminde başlayan duygu bağı emzirme döneminde daha da güçlenir. Anne çocuğunu her kucağına aldığında bebeğinin huzur duyguları zirveye ulaşır. Aradaki bu bağ eksik de kalmamalı, ölçü de kaçırılmamalıdır. Anne ve babanın çocuğu koruma şemsiyesi altında tutması, diğer bir ifadeyle kanatlarının altında muhafaza etmesi konusunda denge olmalıdır. Dengeli olabilmek anne ve babanın çocuk yetiştirme sanatı olacaktır. Doğum sonrası dönemde çocuk anne ve babaya tam bağımlıdır. O günlerde henüz uçamayan, avucumuzu gevşek bıraktığımızda düşerek incinebilecek bir kuş yavrusu benzetmesini yapabiliriz. 
Çocuğun gelişimi ile doğru orantılı olarak avucumuz başlangıçtaki sıkı halinden giderek daha da gevşetilmeli, ancak çocuğun yere serbest düşmesine meydan verilmemeli, kontrol elde bulundurulmalıdır. Her yaş için
ayrı birer formül üreteceğimiz benzer hareket tarzlarımız, bizim çocuk yetiştirme sanatımızdaki başarılarımız olacaktır.
Bir-üç aylık dönemdeki bebeğe yaklaşımımız, bir ve iki yaşlarındaki tutumumuz, yürümeye ve konuşmaya başladığı dönemdeki sabırlı dönemlerimiz, dört yaşına kadar ve sonraki her yaş için oynayacağımız korumacı rolümüz biri birinden farklı olacaktır. Gelişimin şekil değiştirdiği ilerleyen her yaş döneminde avucumuz biraz daha açılacak, avucumuzdaki kuş giderek daha da serbest bırakılacak ve nihayet ergenlik döneminden itibaren çocuk kendi isteğine bağlı olarak avucumuzdan uçmaya başlayacak. İsterse geri gelecektir. İşte bu son dönem öncesinde vereceğimiz eğitim ve duygular çocuğun aile ile arasındaki mesafenin belirleyicisi olacaktır. “Ağaç yaşken eğilir” atasözünden ders çıkarırcasına çocuğun gelişimindeki katkılarımız ilerleyen dönemde giderek azalacaktır. Çocuğun yetişkin hale gelmesinden sonra; onun sağlıklı ve mutlu günlerini görmek her ebeveynin haz alacağı bir tabloyu oluşturacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder