11 Ekim 2012 Perşembe

Sabah erkenden ayabakılarımızı giydik

Torumun henüz bir yaşındayken bir markete gitmiştik. Kasadaki genç kızın “kaç aylık?” sorusuna “bir yaşında “cevabını vermiştim. Soruların arkası geldi ve konuşmaya devam ettik. Kasadaki kızın da iki yaşını geçmiş bir yeğeni olduğunu, annesinin çalıştığını, aile yakınlarının bebeğe baktığını, çalışan annenin her sabah evden ayrılırken, çocuğun annesini bacaklarına sarılarak “anne bugün işe gitme” diyerek ağladığını öğrenmiştim. Anlatılanlardan anne ve çocuğun her sabah travma yaşadığı anlaşılıyordu.
Karşılıklı konuşma sırasında; o dönem için sabahları annenin evden ayrılma saatlerinde ağlamaya varan sahneleri yaşamadığımızı, ancak annemizin arkasından çocuğumuzun  “anne yok, gelecek.. .. “ ifadelerinin içimizi acıttığını anlatmıştım.
İlerleyen süreç içinde kasadaki kızın anlattığı tabloyu şimdi biz de yaşamaya başladık. Önceki dönemde çocuğun açıktan tepki vermediği sabah ayrılıklarında bile
annemiz evden duygu yüklü ayrılıyorken,  üç yaşını doldurmaya başladığımız bugünlerde tablo biraz değişti. Sabahları torunumda annesine “bugün işe gitme” diyerek sarılıyor ve ağlayabiliyor.
Yaşadıklarımızın çalışan anne ve çocuk ilişkilerinde beklenen bir tablo olduğunun bilincindeyiz.
Gün içinde dede-torun ilişkilerinin en olumlu seviyeye geldiği, neşe dolu olduğumuz saatlerde sözü annenin çalışmaya gitmesi gerektiğine getirmeye çalışıyorum.  “Anne sabah gidecek ama akşam yine gelecek  .. ” sözlerini içeren kısa açıklamalarla çocuğun durumu kabullenmesini kolaylaştırıcı rol oynamayı ümit ediyorum.
Dün aynı konu gündeme geldiğinde, “dedecim yarın sabah ben biraz daha erken sizin eve geleyim, anne ayrılırken sen de, annecim merak etme ben ağlamayacağım, dedem erken gelecek ben onunla parka gideceğim der misin” sözlerim üzerine özetle “tamam” anlamında cevap almıştım.
Bu sabah evlerine gittiğimde anneanne karşıladı ve sabah ağlamasının yaşanmadığını öğrenince mutlu oldum.
Torunum sesimi duyunca koşarak yanıma geldi. Sarıldık. “Dede parka gidelim” diyerek giyinmeye kolayca razı oldu. Üzerimizi değiştik. Ayakkabılarının giyilmesine yardım etmek istediğinde “dur dede ayabakalarımı kendim giyerim” cevabını aldım. Geçen sene bu zamanlar kullandığı “abakalarım” biraz değişmişti. Mutlu bir güne daha başlamak üzere torumun evinden ayrıldık.
Çalışan anne-çocuk ilişkilerinin, özellikle sabah ayrılıklarının hiç iz bırakmadan atlatılacak bir sorun olmadığını biliyoruz. Ancak en az etki ile bu dönemi geçirmenin arayışı içindeyiz. Annemizin işte olduğu gündüz süresince her ayrıntıyı oyuna dönüştürmeye,  çocuğun ilgisinin azalmaya başlaması halinde konuyu değiştirip yeni oyunlar oluşturmaya çalıştığımızı vurgulamalıyım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder